31 Temmuz 2012 Salı

yaz_mak


YAZ"mak...



Yazmak ne yapıyor bana? O sol gözümün seyirmeye başlamasıyla birlikte zihnimdeki resimlerin seyrinin başlaması ile devam eden süreç. O hiç durmayan ses. O an be an yükselmeye devam eden, yazmadıkça daha çok bağıran o ses, o çığlık... Elimi kaleme uzatmadıkça daha çok bağıran, bağıran, bağıran... Çığlıkları kafamın içinden dışarı çıkmak için kafatası kemiğimi içinden tırmalayan, kazıyan, kazıyan, kazıyan... Çıkıp gitmek için, gidebilmek için bir küçücük delik açabilmeye çalışan ve daha çok çığlık atan, daha çok bağıran... Sesi yükseldikçe sol kulağım da uğulduyor, uyuşuyor, sanki tüm diğer seslere sağır ediyor kendisini. Sanki tüm zihnim akıp gidiverecek gibi kulağımın içinden sarımsı bir pembelikle... Ne şirin ve kendini içine çeken bir renk. İçinde karman çorman harfler siyah lekecikler gibi. Bir fırsat bulup biraraya gelmek adına çırpınıp duruyorlar. Sözcükler olabilmek adına çırpınıyorlar. Çırpınırken çektikleri acı daha çok çığlık attırıyor. Her çığlık acıttıkça, acı an be an arttıkça, acı var oldukça daha çok çığlık atıyor. Daha da, daha da çığlık çığlığa... Martılar sanıyorum ara sıra ama daha çok acı var bu "an"da...