27 Ağustos 2012 Pazartesi

Mum Dibine Işık Vermez...


Hani söner ya ışıklar birden de karanlık basıverir ortalığı. Hani birden alışmaz gözlerimiz özmekanına. Hemen bir kibrit ya da çakmak arar elimiz önce. Hemen ardından da bir mum. Karanlığa bir mum yakılır hemen ki ortalık aydınlansın. Bir ışık yayılır etrafa biraz da ısı. Karanlığa yakılan mum alevinin dansı.
               
        Mum dibine ışık vermez. Verse kendini bitirir, bilmez! Biraz ısıtıp aydınlatır ortalığı da aydınlanmaya mum ışığı da yetmez. Karanlığa alıştığını sanan gözlerin önüne gelir eşyalar belli belirsiz. O ana dek bekleyen bilinç düşüncesiz. Takılır gözler ilk etapta pencereye. Sonra biraz yukarı yönelir, göğe. Önce bir yıldız takılır ayn’aya sonra bir başkasını arar. Ayın şavkı yoksa bile yıldızlar yanar. Sonra bakarsın ki yıldızlarla aydınlanmış sokaklar, gökyüzü ışıl ışıl. Sorarsın kendine yıldızlar nasıl yanar? Yanıbaşındaki muma bakarsın. Az önce yaktığın mum ellerinle belli belirsiz bir aydınlığa sebep, ılık bir ışık yayar; yıldızlara bakarsın… Yıldızlar ısıtmaz belki ama yanar. Işığı yayar her yana. Hatta dibine bile eğer bir dibi varsa. Bilirsin o zaman yıldızı yakanı, mumu da…

       Yıldızlar sormadan sorgulamadan, belki ben baktıkça bitmeden tükenmeden yanar. Belki ben onu görürken sönmüştür bile ama ben yanar görürüm. Yıldızın ömrü yanmakta akar. Yıldız yanar çünkü o kendi ışığını yayar bitene dek. Kaynağından gelen enerjisidir ışığı. Yıldızların ışığının yolları ve her yanı aydınlattığını fark ettiğin vakit, ki fark etmek ışıktır, yıldızların altında yürümek gelir yüreğinden, yola düşmek. Bilirsin yıldızlar aydınlatır yolunu. Yıldızlar aydınlatır karanlığı bilirsin. Işığı takip edersin ışık olmak adına. Yıldız enerjisini ışık olup yayıyorsa her yana ben de dersin ışık olabilirim. Enerjimi aydınlanma adına nasıl kullanabilir, nasıl ışık olabilirim. Oysa emekliyorsundur henüz ışığında yıldızın. Henüz bilmeden o ışığın yolunu aydınlatabilmesi için geçen ışık yılının. Işık olmak istersin ışığın yolunda ki bilirsin farkındalık ışıktır. Fark ettikçe ışığı da görmeye başlarsın. Her adımında daha bir aydınlanır yollar daha yakına çağırır seni uzaktaki ışıklar. Bir adım, bir adım daha aydınlanırsın. Ağır ağır. Zira o yolda koşamazsın. Koşarsan aldanıp yıldızın ışığına, takılır düşersin kendi karanlığına. Yıldız ışığıyla aydınlatsa da etrafını, tanıyıp hissetmedikçe yol alamazsın. Ondandır koşamazsın. Ve öğrenirsin neden ağır ağır çıktığını basamakları, neden ağır ağır yol aldığını…  Çünkü artık çok iyi bilirsin ki farkındalık ışıktır.

      Bir yıldızın peşine düşüp ışığında yol alırsın. Işık olmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlemek uğruna belki. Bilmeksizin ışıyıp ışıyamayacağını, yürürsün. Belki o yıldız da bilmiyordu yılmadan oluşurken, ışımaya çalışırken. Kimbilir belki o da yola düşmüştü bir yıldızın peşinden. Merak bu ya işte, bu defa da yıldızı merak edersin ışığında yol alırken. Ne de olsa yol arkadaşındır artık. Baksanıza bir mumdan nereye vardık…

        Mum dibine ışık vermez. Verse kendini tüketir, bilmez. Yana yana erir yok olur. Söner gider alevi yavaştan alemi terk ederken. Acaba yıldız da söner mi? Yıldız da söner elbet mum misali ama öyle hemen değil. Hele kendini gerçekleştirsin. Hele bir ışık olsun aydınlıklara… Yıldız hem öyle yer yön seçmez yayarken ışığını, ışırken. Her yana yayar. Yayar ki en çok kaç ayn’ada ışığı var? Işığını görüp kaç can yol almaya başlar? Yıldız ışır enerjisince, tükenene dek ama tüketmez kendini mum misali. Enerjisinin tümünü yola düşeceklere ışır. Aydınlatır   yollarını, onları aydınlığa taşır. Çünkü yıldız bilir ki farkındalık ışıktır.

          Sorsam şimdi karanlığa bir mum yakmak mı? Yoksa kendi yıldızını bulmak mı? Mum ısıtır belki yaydığı ışıkla aydınlatırken ortalığı ama yıldızın ışığı içime akar. Aynada çakmak çakmak parladıkça kendimi de görürüm. Görürüm ki bir ben daha var ayn’ada benden öte benden ziyade. Bilirim ki farkındalık ışıktır. Fark ettikçe daha başka alemler mana bulur içimde. Aynaya verip sırtımı attıkça adım aslında aksinle daha çok uzaklaşırken. Aksinden öteye attığın her adım aslında sanadır, özüne. Ondandır yıldız daha parlak gelir ışığıyla gözüne. An be an girdikçe yıldızın ışığı gözüne her adımda biraz daha yanaşırsın özüne.

          Mum dibine ışık vermez yıldız ışıl ışıl ışısa da her yana. Bir sen daha çıkar karşına. Acaba yıldız da bunun farkında mıdır? Çünkü farkındalık ışıktır. Muma bakınca zor dersin yıldız gibi ışımak, ışık olup yaymak. Yıldızı fark edersin. Acaba yıldızın senin yolunu aydınlatana dek ne yollarda yürümüş? Kimi zaman düz yolda düşerken kimi zaman düşlerine düşmüş. Daha bir takdir edersin yıldızı. Zira yıldız olmak zor olsa da farkındalık ışıktır. Yaş aldıkça yaktığın muma üflersin. Mum söner salar duman oysa yıldız ışıldar...