Üç - "A"şkın "Ş"ehrinde "K"aybolmak
Bir şehri üç kelime ile tanımlayabilir misiniz? Ne sık sorulan bir sorudur oysa değil mi? İlla ki düşünülmesi gereken bir soru belki de bir şehre gidilince. Bu şehrin bana çağrıştırdığı ilk üç sözcük... Üç demişken dünkü kitapta okuduğum üçlerin aklıma gelişi. Üç ay önce tanıştığı üç harfli Can'la tam da üçüncü ayında üç harfli aşk'ın aynı yerde bitişi. Hikayeyi okumadan üç gün önce almış olmamın ya da kitabı aldığım gün üç harfli fakülte arkadaşım Can'la karşılaşmamın bu konuyla bir bağlantısı olabilir mi? Beynimiz nasıl bir yolculuk yapıyor Tanrım... Bazen korkuyorum nereye gittiğime dair...
Önümden geçen kadını takdir ettim. Çocuğu sağ eli ile tutuyor ve çantalarını sol elinde. Geçen akşam otobüsün çarptığı çocuk bu kadar şanslı değildi. Annesi sol eliyle tutuyordu elini belli ki... İşte yine insan beyninin cilveleri...
Bir şehri üç kelime ile tanımlayabilir misiniz? Peki aynı şehrin insana çağrıştırdığı ilk üç kelimenin biri hatta çoklukla ilki; kadın ya da erkek fark etmeksizin aynı olabilir mi? Bir şehir herkese aynı üç harfli duyguyu çağrıştırabilir mi? Bir şehir herkese aşk'ı çağrıştırabilir mi? Neden? Nasıl? Bir şehir nasıl olur da herkesi kendine aşık edebilir? Şehr-i Yar, Şehr-i Aşk... Aynı şehre herkes nasıl aşık olur? Nasıl bir yürek, nasıl bir özdür onun içindeki... Nedir içine çekip soluttuğu... Nasıl da karışıyorum büyük dolaşımına her defasında. Küçük ve zararsız bir virüs gibi. Ama ben mi onda virüsüm o mu bende bilemiyorum. Onun bende müzminleştiği kesin. Peki ya ben onda müzminleşince ne olur? Bağışıklık kazanılmış sıradan bir virüs mü olurum onda yoksa zararsız bir virüsü olarak mı kalırım büyük dolaşımında... Bunu bilmeli miyim? Gerek var mı? Yoksa Şehr-i Yar nefes aldıkça bünyesine karışan oksijenle devinmeli mi kanında, canında... Her anında...