2 Ekim 2016 Pazar

Bu su hiç durmaz...

 

Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuşuz. Sımsıkı sarıp da birbirimizi yek vücut olmak için, sarıp sarmalamak için yaralarımızı, bekliyoruz durmasını nehrin. Çünkü biliyoruz iyileşecek o vakit yaralarımız. Biraz göz göze bir yanımız nehirde, bekliyoruz karşıya geçip de sarılmak için çaresizce. Çünkü biliyoruz ısınacak o vakit üşüyen yüreklerimiz de. Ve çünkü biliyoruz nehir asla durmaz biz geçelim diye. Bile bile bekliyoruz birbirimizi. Ne sen atlayabiliyorsun nehre ne de ben. Çünkü biliyoruz ikimiz de nehirde boğulmayacağımızı kesinlikle. Çünkü boğulursak ancak boğulabiliriz birbirimizde. Ne sen atabiliyorsun nehre kendini ne de ben. Çünkü biliyoruz ikimiz de korktuğumuzu birbirimizi ıslatmaktan. Öylesine narin ki yüreklerimiz sevgiden, acıdan. Öylesine hassasız ki ikimiz de dokunmaktan, dokunulmaktan. Çünkü biliyoruz ikimiz de korkumuz sevgimizin aşkınlığından. İkimiz de dalıp gitmişiz nehrin iki yakasında düşten, düşünmekten. Belki de su durursa taşacağımızı düşlemekten. Çağlayıp da birbirimize bir oluvereceğimizden. Çünkü biliyoruz ikimiz de içimizde büyüttüğümüz sevgimizden. Çünkü biliyoruz ikimiz de sevgi ne denli yüce bir erdem. Çünkü biliyoruz korkumuzu sevgiyle incinmekten, incitilmekten. Ve çünkü biliyoruz durmayacak hiç o nehir ne kadar beklesek de öyle iki yakada ötelerden, ötelerken... Belki de hala erken...
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuşuz. Bekliyoruz ikimiz de sarıp sarmalamak için yaralarımızı. Bekliyoruz. Dursun diye nehir ve kavuşturalım ellerimizi, gözlerimizi, özlerimizi, gönüllerimizi... Bekliyoruz. Zamanın en iyi ilaç olduğunu bilip de zamanla iyileşmediğini yaralarımızın bilirken. Zaman oysa bize sabır dileten. Çünkü biliyoruz bu defa zaman bile durduramaz nehri biz öylecene uzaktan beklerken.
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuş bekliyoruz durmasını nehrin. Birbirimizi incitmeye ürküntümüzden. Çünkü biliyoruz incitmemeli sevgimiz birbirimizi. Çünkü biliyoruz çok yüce seviyoruz. Kıyamamaktan, bekliyoruz. Çünkü görüyoruz, bakınca gözlerimizin içine, yüreğimizi tüm o incitenleri...
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuş bekliyoruz nehrin durmasını. Bekliyoruz çağıltı nehirden mi geliyor yoksa yüreklerimiz mi gürlüyor bilmeksizin. Çünkü biliyoruz aşkınlığından daha da çağıldadığını en büyük selden bile. Ve çünkü biliyoruz aşkla sabrın taşkınlığını. Yine düşüyoruz beklerken zamanın sonsuzluğuna. Zaman taşıyor sabrı yanında. Sabır geliyor tüm ağırlığıyla... Bekliyoruz. Bu defa belki zaman deva olur mu diye yaralarımıza.
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasında. Nehir aynı nehir. Sen aynı sen yanarken, yakarken. Ben aynı ben yanarken, yakarken. Ve hiç durmayacak o aynı nehir ne kadar bekle beklersen de... Nehir gürüldüyor. Yüreklerimiz gümbürdüyor. Ve biz bekliyoruz nehrin durmasını sanarak, neyi beklediğimizi bilmeden... Ne sen ne de ben.
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuş, bekliyoruz nehrin durmasını. Yüzebileceğimizi bile bile atamıyoruz adım sen bana ben sana doğru. Çünkü korkuyoruz üstümüzdeki suyun içimizdeki ateşi söndürmesinden sarmalarken birbirimizi. Oysa öyle çok biriktirmişiz ki içimizde birbirimizi yenik düşmeden zamana sabrederken. Ve sen, ve ben, ve nehir...
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuş bekliyoruz nehrin durmasını suyu seyreylerken. Her an her yerden yaşamı seyreylediğimiz gibi nefes alırken. Ne sen dokunabiliyorsun suya ne de ben. Çünkü biliyoruz şifasına rağmen suyun söndürebileceğini içimizi dağlayan ateşi. Bekliyoruz. Korkuyoruz hem sudan hem korkutmaktan birbirimizi...
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasına oturmuş bekliyoruz. Sımsıkı sarılmışız kendimize, kendiliğimize. Bekliyoruz. Neyi beklediğimizi tam olarak da bilmeden belki. Çünkü biliyoruz nehir durmaz biz ne kadar beklesek de. Ve çünkü biliyoruz kimsenin içindeki ateş de sönmez nefes alıp da yürek vurmaya devam ettikçe.
 
Gürül gürül çağlayan bir nehrin iki yakasında oturmuş bekliyoruz suyun durmasını. Sen beni, ben seni, bekliyoruz. Aslında hepimiz bekliyoruz kendimizi... Nehir akıp gidiyor. Zaman akıp gidiyor. Yaşam akıp gidiyor. Ve biz bekliyoruz, gürültünün nereden geldiğini bilmeden, akıp duran nehrin iki yakasında. Sönmeyen alevler içinde akan suya karşın iki yüreğin yangınında...