29 Mart 2013 Cuma

konuşsam...


Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Havadan sudan, ottan çoktan, uzun uzun. Öyle çok sözcük biriktirdim ki içimde, anlatsam sana saatlerce, günlerce, aylarca, belki yıllarca… Doyar mıyım bilmem. Yeter mi zaman, bilmem. Uzun uzun konuşasım var seninle, saatlerce. Öyle çok birikti ki içimde beklerken. Bazen soruyorum kendime beklerken, hala mı erken? Ne zaman derken… derken, derken dediklerim de ekleniyor. Eklendikçe çoğalıyor, birikiyor. Biriktikçe büyüyor, büyüyorum, büyütüyorum hepsini içimde beklerken. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Havadan sudan, ottan çoktan. Bazen yorulunca ben, dinleyesim de var seni. En çok da seni, sonra seni sevdiğimi… Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Senin sesinden dinleyesim var seni. En çok da sevgiyi. Sevgiyi dinleyesim var bazen sözcüklerimde ve sözcüklerinde. Yani işte söylediklerimizle. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Konuşarak yeniden inşa edesim var sevgiyi, sevmeyi, sevişmeyi… Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Havadan sudan, ottan çoktan. İçimdeki her şeyi duymak istiyorum senden beni dinlerken. Her sözünü dinletmek istiyorum sana dinlerken seni. Bir de senden dinlemek istiyorum sevgiyi, sevgimi, sevmeyi… Uzun uzun  konuşasım var seninle saatlerce… Senden, benden, her şeyden. Bildiklerimden, bilmediklerimden. Senden öğrenmek istiyorum bildiklerimi, bildiğimi bilmediklerimi. Senden dinlemek istiyorum kimi zaman sevgiyi kimi zaman seni, beni. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Bazen sessizce anlatasım var her şeyi. Bazen uzun uzun dinleyesim var sessizliğini. Duyumsarken birbirimizi duyasım var o kahkahayı içimizdeki. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Sessizliği konuşasım da var seninle. İçimizdeki sözlerin, sözcüklerin, sessizliğin titreşimini. Sevginin sözcüklerle sevişmesini. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Havadan sudan, ottan çoktan… Hikayelerine ortak olmak seni dinlerken ve hikayelerime seni yazmak sen yokken, beklerken… Sonra yeni hikayeler yazmak seninle duyarken, duyumsarken birbirimizi. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Sevmeyi, sevgiyi, dokunmayı, hissetmeyi. Duymak birbirimizin sesinden duyumsamayı sevgiyi. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce. Ama galiba henüz erken, hala erken hatta tüm benliğimle seni beklerken. Uzun uzun konuşasım var seninle saatlerce, erkenden… 

16 Mart 2013 Cumartesi

zam"an"sız / mek"an"sız



Hiç yersiz yurtsuz olmadın biliyorum. Olmuş olamazsın, olsaydın... Hani hep bunu bekliyorum ya senden, beni birazcık olsun anlamanı. Düşünüp taşındıklarımı, beynimi parçalarcasına kaşındıklarımı... Şimdi fark ettim ki artık beni anlamanı istemiyorum. Hiçbir yere ait olamamanın ya da belki başkalarının topraklarında sığıntılanmanın acısıyla anlamalıysan beni, anlama. Beni anlamıyor olmanın ferahlığı sende kalsın ama anlama beni. Tüm bu başkasılaştırılmanın acısını çekeceğini gördükten sonra, beni anlama. Başkasılaşmanın sonu gerçekten de kendin olmak olsa da... Yersiz yurtsuz kalmayı, başkalarının toprağında sığıştırılmayı da eklerim ama, sana beni anlama derim. Ne bunları deneyimle ne de fark et beni hislerinle... Acıyı bir de sen derme yüreğinde.